PATOLOJİ
Çorum ilinde Hitit Üniversitesi 17 Mart 2006 tarihinde kuruldu. Aynı yıl Tıp Fakültesi faaliyetine başladı. T.C. Sağlık Bakanlığı Çorum Devlet Hastanesi bünyesinde yer alan Patoloji Bölümü ise 2001 yılında kurulmuştur. Hitit Üniversitesi Rektörlüğü’nün Tıp Fakültesi bünyesinde Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı 17.08.2011 tarihinde açılması uygun görülmüştür.
Sağlık Bakanlığı ile Hitit Üniversitesinin, Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin birlikte kullanımına yönelik, 2012 yılında yaptığı işbirliği protokolü ile Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Kliniği ve Tıp Fakültesi Patoloji ABD olarak aynı ortamda faaliyetine devam etmiştir.
Halen Tıp Fakültesi bünyesinde 3 öğretin görevlisi ve Sağlık Bakanlığı kadrosunda 4 uzman doktor ile görev yürütülmektedir.
Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji ABD Öğretim Üyeleri
Doç. Dr. Yılmaz Baş (ABD Başkanı, Klinik Sorumlusu)
Doç. Dr. Güven Güney
Dr. Öğrt. Üyesi Havva Hande Keser Şahin
Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Kliniği Uzman Doktor Kadrosu
Uzm. Dr. Behice Hande Erenler
Uzm. Dr. Tuğba Özçerezci
Uzm. Dr. Bayram Yılmaz
Uzm. Dr. Ercan Kahraman
Patoloji teknisyen kadrosunda 10 laborant, 2 sekreter, 2 kayıt memuru ve 1 temizlik personeli görev almaktadır.
Soldan sağa; Doç. Dr. Güven Güney, Uzm. Dr. Behice Hande Erenler, Uzm. Dr. Tuğba Özçerezci, Doç. Dr. Yılmaz Baş, Dr. Öğrt. Üyesi Havva Hande Keser Şahin, Uzm. Dr. Ercan Kahraman, Uzm. Dr. Bayram Yılmaz
Cerrahi Tıp Bilimleri Dalı Olarak Patoloji
Giriş
Kanser tanısında en önemli görevi üstlenen ve kesin tanıyı raporlayan, organ, doku ve vücut sıvılarımızdaki hastalıklara ait bulguları histolojik ve sitolojik yöntemler kullanarak inceleyip tesbit eden bilim dalı patolojidir. Eski Yunanca hastalık anlamındaki ‘pathos’ ve bilgi, bilim anlamında ‘logos’ terimlerinden türetilmiştir. Hastalığın etiyolojisini, kaynağının nedenlerini, patogenezini, gelişim basamaklarını “niçin, nasıl gelişti?” sorularını açıklar. Ayrıca morfolojik, yapısal ve fonksiyonel bozuklukları inceler. Bu anlamda patoloji, tıbbın temelini oluşturur.
Anatomi, fizyoloji ve histoloji eğitiminde öğrenilen bilgilere, hastalıklı organların hem çıplak gözle makroskopik hem de mikroskop ile mikroskopik bulgularını ekleyerek hastalıkların tanınmasını sağlar. Hastalık bilgisine görsel bir boyut katar. Hastalığın tanısının sağlandığı bu inceleme, araştırma ve eğitim süreci içinde patologlar birer gizli nefer gibi çalışır. Kısaca bir patolog hastaya kesin tanıyı koyar ve tedavisini yönlendirecek bilgileri verir.
Adları üniversitelere, bilim kurumlarına, organlara, ilgili tıbbi işlemlere, hastalıklara ve hücrelere verilmiş olan Hodgkin, Bichat, Laennec, Dupuytren, Addison, Rokitansky, Paget, Schwann, Virchow, Hamdi Suat Aknar, Schwartz gibi pozitif bilimlere inanmış hekimler patoloji biliminin önünü açmıştır. O günlerden bu günlere Dünya’da ve Türkiye’de patoloji biliminde çok önemli gelişmeler oldu ve bugün ülkemizde dünyadaki gelişmeleri zamanında izleyen ve gelişmeleri uygulayan çok sayıda patoloji bölümü vardır.
Günümüzde, insan organ, doku ve sıvılarından alınan örneklerin patolojik incelemesi gerekli ve zorunludur. Aile hekimleri birçok farklı kanser hastası ve diğer hastalıklar ile yüzyüzedir. Bu hastalıklara ait bir biyopsi örneğinin nasıl bir süreçten geçerek bir patolog tarafından tanı aldığınınbilinmesi, bir aile hekiminin hastasına yaklaşımını ve takibini daha kolaylaştıracaktır.
İncelenecek örneklerin (biyopsilerin) alınması
Patoloji çalışması hastalıklı dokulardan, lezyonlardan, kitlelerden ve/veya vücut sıvılarından biyopsinin alınması ile başlar.
A- Sağ parotis bezi lojunda submandibular, pre- ve postaurikuler bölgede gelişim gösteren dev bir tümör.
B- Memede gözle dahi fark edilebilen lobüle yapıda kitle. (Y. Baş arşivi).
Punch, insizyon, eksizyon, rezeksiyon, tru-cut veya iğne biyopsiler vb. gerek ultrasonografi veya diğer görüntüleme yöntemleri yardımıyla alınabildiği gibi küçük veya büyük cerrahi işlemler ile de alınır.
A- Abdominal kaviteyi dolduran dev bir tümör. Bu tümörün operasyon sonrası bir Krukenberg tümörü olduğu patoloji bölümünce tanıda raporlanmıştır.
B- 8 yaşında bir çocuğun boyun kitlesinin eksizyonu. Bu kitle patoloji bölümünde rabdomyosarkom tanısı almıştır. (Y. Baş arşivi).
Farklı biyopsi yöntemleri ile alınan, hastalık içeren doku örnekleri veya bir hastalık şüphesi taşıyan lezyon örneği, hücre bütünlüğünün korunmasını sağlayan tesbit (fiksasyon)solüsyonlarına konur. %10’luk formaldehit en sık kullanılan tesbit solüsyonudur.
Farklı amaçlar için değişik tesbit solusyonları kullanılabilir. Örneğin elektron mikroskopik inceleme için gluteraldehit, ya da hücre içerisindeki glukojenin korunması için absolü alkol vb. Formaldehit, sağlık çalışanlarının farklı organ sistemleri üzerindeki zararlı etkileri nedeniyle ciddi sorunlar da ortaya çıkartabilir. Patologlar arasında popülerliğinin nedeni kolay elde edilebilir olması, maliyet etkinliği ve uzun süreli geleneksel kullanım kolaylığıdır. Formalinin zaman ağırlıklı ortalama toksik düzeylerinin 0.75 ppm olduğu ve bunun ötesindeki zararlı etkilere neden olduğu düşünülmektedir. Formalin maruziyetiyle ilişkili en yaygın yan etkiler mukoza zarının irritasyonu, öksürük, göğüs ağrısı, laringospazm, pulmoner ödem ve astmatik semptomlardır. Diğer tehlikeli etkiler arasında göz tahrişi, konjunktivit, gastrointestinal sistemde ülserler, karın ağrısı, bulantı, kusma, diyare, nörotoksisite ve akut böbrek yetmezliği yer alır. Su varlığında formaldehit, insanlar için bilinen bir kanserojen olan bisklorometil eter oluşturmak üzere hidroklorik asit ile reaksiyona girer. Kaza sonucu döküldüğü zaman yıkamak ya da paspas ile silmek yerine nötralizan madde dökerek etkisi ortadan kaldırılmalıdır.
Hastaya ait bu histolojik veya sitolojik örnekler tesbit solüsyonuna konularak, ilgili klinik birimce hastanın kimlik ve hastalık bilgilerini içeren istek/kayıt formları ile patoloji bölümüne sorumlu çalışanlar aracılığıyla taşınır. Patoloji inceleme aşamalarından birisi olan hastaya ait klinik bilgilerinin istek/kayıt formuna ilgili doktor tarafından tam olarak yazılması tanı sürecinde önemlidir. Patologlar özellikle kanser tanısı raporlarken bu klinik bilgilere başvurmaktadır.
Patoloji kliniğinde kayıt işlemi
Patoloji kliniğinde, sekreterler tarafından , o gün alınan ve patoloji bölümüne iletilen tüm biyopsilerin sırasıyla isim ve biyopsi kontrolü yapılır. Gönderilen her materyal patoloji laboratuvarına ulaşır ulaşmaz hemen bir barkot ile “biyopsi numarası” verilir, bilgisayara ve kayıt defterine işlenir.Hasta kayıtları, raporları, takibi, arşivleme işlemleri bu biyopsi kayıt numaraları ile yürütülür. Kayıt sırasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır:
• Kayıt numarası verilmeden önce, istek formunda yazılı hasta adı ile materyalin içine konulduğu kap üzerindeki hasta adının aynı olduğundan emin olmak gerekir.
• İstek formunda gönderildiği bildirilen materyal ya da materyallerin gönderilenlerle aynı niteliği taşıdığını kontrol etmek gerekir.
• Hastaya verilen kayıt (protokol) numarasının hem istek formuna hem de materyali içeren kap üzerine kaydedilmesi gerekir.
• Tespit solüsyonuna konulmamış materyallerin kurumasına fırsat vermeden, yapılacak işlemin öğrenilmesi amacı ile ilgili patoloğa başvurulması gerekir. Eğer bu belirtilen konularda bir eksiklik söz konusu olursa laboratuvar sorumlusu patoloğa haber vermek zorundadır.
Patoloji sekreterleri biyopsi kayıt ve rapor yazılım düzenlemesini yaparlar.
Tüm bu aşamaları izleyerek gönderilen materyaller, istek formları ile birlikte makroskopik incelemeye alınırlar.
Makroskopik inceleme
Sekreterlik işlemi sonrasındaki aşama biyopsilerin makroskopik incelemesidir. Her patoloji bölümünde mutlaka var olan makroskopi odasında biyopsiler patoloji teknikeri, sekreter ve patolog tarafından (Resim 4)dokunarak, görülerek ve hatta koklanarak incelenir.
Uygun standartlarda koruma önlemlerini alarak makroskopik inceleme yapan bir patolog.
Öncelikle bu gözle ve dokunarak yapılan inceleme esnasındaki tanımlamalar biyopsi alınma şekline göre değişir. Çok farklı özellikte biyopsiler makroskopide incelenir . Örneğin lezyonun ve/veya kitlenin yerleşim yeri, boyutu, rengi, şekli, kıvamı, varsa sağlam çevre doku ile ilişkisi gibi ana bulguları kaydedilir.
A- Bir akciğer kist hidatik materyali.
B- Omental yağlı doku örneği.
C- İntraabdominal yerleşimli, kapsüllü, kanamalı kistik dejenerasyon alanları içeren tümör.
D- İnen kolonda ülseroinfiltratif gelişim göstermiş bir tümör içeren parsiyel kolektomi piyesi.
E- Bir tru-cut biyopsi örneği. Eozin boyası ile boyandığı için pembe renkli görünümdedir.
F- Bir myom nodülünün lobüle fibröz ve solid yapıdaki kesit yüzeyi (Y. Baş arşivi).
Mikroskopik incelemeye uygun doku örnekleri kasetlere “biyopsi numaraları” yazılarak yerleştirilir ve “rutin histolojik doku takibine” alınır.
Kemik dokuları dekalsifikasyon (kalsiyum iyonlarının uzaklaştırılması) işleminden sonra mikrotomda kesilebilecek yumuşaklığı getirilir.
Rutin histolojik doku takibi
Makroskopide kasetlenen örnekler sırasıyla formaldehit, alkolik formol, alkol, absolü alkol, ksilen ve parafin kimyasalları ile farklı ısı ve sürelerde bu kimyasalların etkisine bırakılarak histolojik doku takip sürecinden geçer. Bu doku takibi işlemi küçük biyopsilerde birkaç saat olabildiği gibi 12 saate kadar uzayabilir. Bu işlemler günümüzde otomatik cihazlar aracılığıyla yapılır. Manuel ile de yapılabilmektedir.
Kasetlere alınan örnekler ilk önce “dehidrasyona”maruz bırakılır. Parafin gibi sert maddelere dokuların gömülmesi için gerekli ilk aşamadır. Etanol en sık kullanılan dehidrasyon ajanıdır.İkinci açama berraklaştırmadır (Temizleme). Bir hidrokarbon türevi olan ksilen en sık kullanılan berraklaştırıcıdır. Ksilen alev alabilen tehlikeli bir maddedir.Patoloji laboratuvarlarında formaldehit gibi ana kimyasal olarak sık kullanılan ksilen de personel üzerinde önemli toksik, alerjik ve kanserojen etkilere sahiptir.
Üçüncü aşama “sertleştirme (İnfiltrasyon)” aşamasıdır. Burada amaç mikrotomda kesmek için, dokudaki solüsyonları tutucu madde ile değiştirmektir (impregnasyon=doyurma, doldurma). Parafin en yaygın kullanılan sertleştirici maddedir. Dokuya az zararlı, kolay kullanılabilen, kısa sürede bloklama imkanı ve dokulara özel işlem olanağı sağlayan bir kimyasaldır.
Üçüncü aşamadan sonra, yani doku takibi sonrası, örnekler parafin bloklar halinde gömülür (doku gömme işlemi) . Bu işlemde gömülecek dokunun oryantasyonunun kaybedilmemesi, kullanılan forseps gibi aletlerden kontaminasyonun olmaması, örneklerin büyüklüğüne göre bloklama yapılması dikkat edilecek hususlardır.
Rutin doku takip işlemi sonrası makroskopide alınan örnekler parafin bloklama işlemine alınır.
Mikroskopik tanı için doku örneklerinden kesit hazırlanması
Parafin bloklarda gömülü dokulardan mikrotom adıverilen cihaz yardımı ile mikron düzeyinde farklı kalınlıkta (ideal kalınlık 4 mikrondur) kesitler yapılır. Sonra lam yüzeyine alınan örnek kesitlerin boyanması aşamasına geçilir.
Mikrotom cihazında parafin bloklardan lam üzerine birkaç mikron kalınlıkta mikroskopik incelemeye uygun kesitler alınır.
Dondurulmuş Kesit İncelemeleri (Frozen Section)
İntraoperatif tanı tekniklerinin klasiği olan dondurulmuş kesit (frozen section) temel olarak taze dokunun dondurularak, kesitler yapılması ve kesitlerin boyanarak değerlendirilmesi olarak özetlenebilir. “Frozen section” yönteminin yararı, bir cerrahın ameliyatın hareket yolunu belirlemesinde patologdan aldığı bilginin güvenilirliğine bağlıdır.Operasyon yapılırken gerçekleştirilen bu tanı yöntemi rutin histopatolojik incelemeye göre çok kısa sürede sonucun belirlendiği bir yöntemdir. Frozen için alınan örnek, fiksatife konulmaz. Materyalin dondurularak sertleştirilmesiyle hemen kesit alınabilmesi ve süratle Hematoksilen - Eosin boyası ile boyanarak ışık mikroskobunda incelenmesi esasına dayanır. Bu amaçla günümüzde en sık “cryostat” denen cihazlar kullanılır. Ameliyathaneden gönderilen parçaya tanı konması, yaklaşık 10 - 15 dakika sürer. Bu sistemde süre kısa olmakla birlikte incelenen kesitler, rutin takip işlemindeki kalitede değildir. Bu nedenle yorum daha güçtür ve bu konuda deneyimi olan patologlarca yapılması uygun olur. Ameliyat işlemi yürütülürken uygulanan bu kısa sürede tanı yöntemine örnek olarak endometrium kanseri verilebilir. Frozen sonucuna göre cerrah ameliyat şekline ve lenf nodu diseksiyonuna karar verecektir.Diğer bir örnek meme tümörü ameliyatlarıdır. Meme tümörünün kanser olup olmadığı veya lenf düğümüne metastaz yapıp yapmadığı ameliyat sırasında patolog tarafından uygulanan bu yöntemle bildirilirse, cerrah meme operasyonuna nasıl yön vereceğine karar verir. Bu örneklerin dışında birçok malign ve benign hastalıkların ameliyatında intraoperatif konsültasyon cerrahi kliniklerin vazgeçilmez yol haritası olmaktadır.
Lam yüzeyine alınan kesitlerin boyanması
Hematoksilen veEozin, dünyada patoloji laboratuvarlarında, mikron düzeyinde lam yüzeyine alınan doku kesitlerini boyamada kullanılan ana kimyasal maddelerdir. Hematoksilen, Güney Amerika bölgesinde yetişen Bakkam ağacının (Haematoxylon campechianum) kaynatılması ve kristalleştirilmesi ile elde edilir. Hücrelerin çekirdeklerini boyar. Eosin ise katrandan elde edilen sentetik turuncu-pembe renkli bir boyadır ve hücrelerin sitoplazmalarını boyar.
A- Doku kesitlerinin otomatik boyama cihazında bıyanma işlemi.
B. Sitolojik materyallerin otomatik olarak boyamaya hazır hale getirilmesi işlemi.
Bazı hastalık ve/veya lezyonların tanısında dokulardaki hücre içi ve hücre dışı yapıların mikroskop altında farklı renk ve biçimlerde boyanarak tanıya destek veren çok sayıda farklı histokimyasal boyama yöntemleri vardır . Papanikolau, Masson Trikrom, Masson Fontana gibi.
Mikroskopik inceleme
Histolojik inceleme
Biyopsinin alınmasından boyanmasına ve mikroskopik inceleme aşamasına ulaşılması yaklaşık bir günlük teknik işlemleri gerektirir. Patolog makroskopide aldığı örnekleri şimdi mikroskop altında Hematoksilen – Eozin ile boyanmış olarak inceyecektir.
A- Hematoksilen eozin boyalı bir Rabdomyosarkom kesitinin mikroskopik görünümü (HE x40). B- Papanikolau yöntemi ile boyanmış servikal smeare ait çok katlı yassı epitel hücreleri ve polimorfonükleer lökositler (PAP x40).
Her organ ve doku kendine özgü farklı yapı ve işlevlerde hücresel karakterlere sahiptir. Mikroskopik inceleme bir patolog için, binbir çeşit hücre deryasındagezindiği, benign veya malign hücrelerin özelliklerini ayırt ettiği, birçok tanıları zihninden geçirip, raporunun “tanı” bölümüne hastalığın adını yazdığı ve/veya açıkladığı aşamadır. Fakat bu aşamalar her zaman biz patologlarınistediği gibi yürümez. Tanıya ulaşmak için ek histokimyasal ve immünohistokimyasal yöntemler ve gerekirse genetik tanısal işlemler gerekli olabilir. Bu aşamada parafine gömülü bloklardaki doku örneklerinden tekrar kesitler alınarak gerekli tanısal yöntemlere başvurulacaktır.
Sitolojik inceleme
Histolojik incelemedeki gibi dokuların değil, fırça sürüntüler, dokundurma (imprint), ince iğne aspirasyonu, torasentez, parasentez, balgam, bronkoalveolar lavaj gibi çeşitli yöntemlerle solid kitle, doku veya vücut sıvılarından elde edilen hücrelerin incelenmesi esasına dayanır. Sitolojik inceleme için elde edilecek materyal iki farklı yöntemlerle sağlanır.
1- Eksfoliatif Sitoloji: Eksfoliatif sitolojide, normal olarak dökülen veya çeşitli yöntemlerle dökülmeleri kolaylaştırılan hücreler incelenir. Balgam, ağız boşluğu, özofagus, idrar ve genital mukozanın döşeyici epitelinden dökülen, sürüntü veya dokunma yöntemleri ile elde edilen yüzeysel hücrelerin incelenmesidir. Bu sitolojik inceleme ile displastik veya malign özellikte neoplastik hücreler aranabilir. Balgamda yapılan yayma, bronşa açılan bir akciğer tümörüne ait hücreleri içerebilir.
En sık kullanılan ve ülkemizde tarama yöntemi ile incelenen servikovaginal sitolojide özel fırçalar veya spatül yardımı ile örnekler alınabilmektedir
Genel olarak sitopatoloji pratiğinde kullanıldığı gibi adli patolojide DNA tayini gibi yöntemlerde de kullanılır.
2- İnce İğne Aspirasyonu: Bu biyopsi yöntemiyle, solid organlar ve kitlelerden enjektörler veya özel iğneler ile elde edilen hücreler incelenir. İnce iğne biyopsisi veya tru-cut biyopsi meme, tiroid ve karaciğer gibi, organlardaki palpable ve yüzeyel kitlelerde rahatlıkla uygulanabildiği gibi intratorasik veya intraabdominal kitlelerde görüntüleme yöntemleri ile uygulanabilir. Sitolojik yöntemler kolay, hızlı ve ucuz oluşları, kimi zaman gereksiz büyük ameliyatları önlemeleri gibi, avantajları nedeniyle yaygınlık kazanmıştır.Son yıllarda sitoloji çalışmalarında “sıvı bazlı sitoloji”yöntemi, servikal kanser taraması için (yüksek riskli HPV testi + sitoloji) geliştirilmiş etkili bir strateji sunar. Konvansiyonel sitolojiye üstünlükleri de vardır. Sıvı bazlı sitoloji özel kap ve sıvısı tarafından korunan sürüntü örnekleri ayrıca DNA metilasyonu gibi ilave analizler için de kullanılabilmektedir.
Protein analiz yöntemleri
Patoloji kliniği immünohistokimya çalışma odası.
Patolojide hastalıkların tanısında protein analiz yöntemleri de sık olarak kullanılır. Bu yöntemler başlıca ELISA, Gel Elektroforezi, Western blot, immünopresipitasyon, spektrofotometri, Enzim assay, X-ray kristalografi ve immunohistokimyasal incelemedir. İmmünohistokimyasal inceleme patolojik tanıda başvurulan en yaygın protein analiz yöntemlerindendir. Tüm doku sıvıları, vücut sıvıları ve iğne aspirasyon materyellerinde uygulanabilir.
Bu materyellerdeki hücrelerin özellikle sitoplazmalarındaki intermedier flamentler, mikrotübüller, mikroflamanlar, nöroflamanlar ve hücre zarı reseptör proteinleri incelenir. Bu yapılar antijen kabul edilerek dışarda özel olarak üretilen antikorlar; anahtar-kilit, koenzim-substrat örneğinde olduğu gibi oluşturulan antijen-antikor kompleksi özel boyalar ile boyanır. Yani bu kompleks görülür hale getirilir.
Patolojik rapor ve tanı
Hastalıkların tanısında tedaviye yön veren esas unsurların başında patolojik tanı yatar. Patolog mikroskopik inceleme sonrası tanısını raporlar. Patoloji raporunda malign, benign, karsinom, sarkom, adenokarsinom, liposarkom, displazi veya karsinoma in situ gibi tanımlamalara sıklıkla rastlanır.
Mikroskopik ve makroskopik özelliklerinin nispeten masum olduğu kabul edilen neoplaziler lokalize olarak kalacaklarını, lokal ameliyatla alınmaya elverişli olduklarını ima eden “iyi huylu (benign) (selim)” sıfatıyla tanımlanır. Benign tümörleri olan hastalar, genellikle bu tümörler nedeniyle ölmez. Tedavide mümkünse lokal eksizyon yeterli olur. Ancak benign kitlelerin lokalize bir kitleden daha fazlası olabileceğini ve bazen, ciddi hastalıkların sorumlusu olabileceklerini unutmamak gerekir. Benign tümörler genellikle, geliştiği hücre tipinin adına –om son eki takılarak adlandırılır. Fibrom, kondrom, adenom, papillom, kistadenom vb.
Kötü huylu (malign) (habis) tümörler hep birlikte kanserler olarak adlandırılır. Patoloji raporlarında tanı almış bir kanserin büyük bölümünün edinsel olarak kendiğinden veya çevreden kaynaklanan travmalara bağlı olarak gerçekleşen DNA mutasyonlarının neden olduğunu hatırlanmalıdır. “Malign tümör” deyimi, lezyonun komşu oluşumları invaze ve tahrip edebileceğini, ölüme neden olmak üzere uzak yerlere yayılabildiğini (metastaz yaptığını) anlatır. Fakat kanserlerin hepsi böyle ölümcül bir klinik seyir sergilemez. Solid mezenkimal doku veya türevlerinden gelişen malign neoplazilere sarkom, kandaki mezenkim kökenli hücrelerden gelişen malign neoplazilere lösemi veya lenfoma adı verilir. Sarkomlar, içerdikleri ve olasılıkla türedikleri hücre tipine göre adlandırılır. Fibrosarkom, Liposarkom, kondrosarkom vb. Epitel hücrelerin malign neoplazilerine karsinom adı verilir. Adenokarsinom, skuamöz hücreli karsinom, renal hücreli karsinom, ürotelyal karsinom vb. Köken aldığı dokunun yapısal ve fonksiyonel histolojisine benzerliğini tamamıyla kaybetmiş, indiferansiye hücrelerden meydana gelen malign neoplaziler anaplastik neoplazilerdir. Karsinomların tedavileri farklılık gösterir. O nedenle takipleri onkoloji biriminde yapılmalıdır.
Kanser cerrahisinde olduğu gibi bir organın kanser bulgularının yer aldığı bir raporda “kanser evrelemesi” hastalar ve doktorları için prognozun, kanserin üstesinden gelme olasılığının ve hastalıkları için en uygun tedavi yaklaşımının belirlenmesinde kritik bir yere sahiptir. Ayrıca kanser evrelemesi bir grup hastada gereksiz aşırı tedavilere bağlı yan etkilerin önlenmesi, aynı şekilde bir diğer grup hastada ise yetersiz tedavilere bağlı kür şansının kaçırılmasının önüne geçilmesi bakımından çok önemlidir.
Displazi ise hücrelerin düzensiz ancak neoplastik olmayan çoğalmasıolarak tanımlanır. Displazi öncelikle epitelyum neoplazilerinde görülür. Henüz invazyon yapmamış kanser öncülleridir. Displastik değişiklikler belirgin olduğunda ve epitelin tüm kalınlığını tuttuğunda ,kanser öncesi evre olan karsinoma in situ adını alır. Displazi deyimi kanserle eş anlamlı değildir.
Klinisyenlerin ve diğer hekimlerin patologların tanısal rolü hakkında patologlar ile çelişen algıları olabilmektedir. Patologların çalışma ortamına yabancı hekimler genellikle patolojinin bir laboratuar dalı olduğuna ve biyokimyasal testlerde olduğu gibi uygun kalibrasyon ile hep standart sonuçların elde edileceği yanılgısı vardır. Aslında patoloji tamamen yoruma dayalı subjektif yanları fazla olan bir tıp dalıdır. Bu nedenle de sıklıkla patologlar arası tanı farklılıkları olabilmektedir. Bu durumun farkında olmak ve kaynaklarını bilmek klinisyenler için de çözüm yollarını bulmak açısından önemlidir.
Dijital patoloji
Histopatoloji hizmetlerinin daha fazla iş, daha karmaşık ve kaliteli üretim için artan baskı altında olduğu bir dönemde, dijital patoloji sistemleri servis iyileştirme ve geliştirme için esnek bir platform sunmaktadır. Multidisipliner toplantılar / tümör kurullarında tartışılacak olguların tüm slayt görüntülerinin ya da açıklamalı bölümlerinin seçimi, derlenmesi, gözden geçirilmesi ve sunulması yapılabilmektedir. Dijital patolojinin faydaları, hasta güvenliğini artırma, iş akışlarının iyileştirilmesi, işgücü faktörlerinin iyileştirilmesi ve hizmet kalitesinin iyileştirilmesi, süreçteki tüm paydaşlar tarafından, hasta ve patologdan kurumun ve faaliyet gösterdiği daha geniş klinik ağa kadar hissedilebilir. Teknolojinin ve modernleşmenin benimsenmemesi, patoloji servis sağlayıcılarının hastalar için doğru ve zamanında teşhis çalışmaları yapma yeteneğini tehlikeye atacaktır.
Arşivleme
Patoloji laboratuvarına gelen materyallere (S:Sitoloji, B:Biyopsi, O:Otopsi, F:Frozen) o laboratuvar için bir laboratuvar giriş numarası (1,2,3,..) ve geldiği yıl (2000, 2001,...) verilerek arşivleme indeksi oluşturulur. Örneğin; S-1-2004, B-179-2004, F-260-2004, O-121-2004, 232/03, 258/2003, NCU 03- 04 gibi.
Blok Arşivi
Patoloji Kliniği blok arşiv odası.
Bloklar çekmeceli blok arşiv dolaplarında kodlamalarına göre (F,B,O) numerik olarak sıralanır. Bulunduğu yerin serin, iyi havalandırılmış ve yangın düzenlemelerinin ve elektrik sistemlerinin tamamlanmış ve düzenli kontrollerinin yapılmış olmasına dikkat edilir.
Lam Arşivi
Patoloji Kliniği lam arşiv odası.
Lamlar, kodlamalarına göre F, S, B, O gibi çekmeceli lam arşivlerinde numerik olarak sıralanır. Lamların birbirine yapışmamasına özen gösterilir. Tüm lamların laboratuvarda tutulması zorunludur. Bu süre zarfında lamlar uygun koşullarda saklanır. Geçen yıllar boyunca biriken arşivler ışık, ısı, nem şartlarına uygun, yangın ve elektrik kontrolleri yapılmış ayrı bir arşiv odasında kodlamalarına göre düzenli olarak tutulur.
Rapor Arşivi
Laboratuvar rapor dizaynı işlemin en önemli parçasıdır. Elle yazılan ya da bilgisayarda tutulan laboratuvar kayıt sistemi, doğru ve laboratuvar personelinin rahatça ulaşabileceği şekilde dizayn edilir. Bu dosyalar ileriki bir dönemde yapılabilecek çalışma ya da incelemeler için rapor arşiv dosyalarının ulaşılabilir olması için gereklidir. Laboratuvarda yazılan raporlar, oluşabilecek hukuksal sorunlarda kanıt olacağından laboratuvar istem kağıtları ile birlikte arşivlerde bulunur. Rapor arşiv dosyaları belli aralıklarla ciltlenerek saklanır. Arşiv bilgilerinin bilgisayar ortamında tutulması ve retrospektif incelemelere kolaylık sağlaması açısından arşiv için ihtiyaç duyulan görüntüleme ve veritabanı sistemlerinin kurulmuş olması gerekmektedir.
Materyaller patoloji raporu çıktıktan sonra bir ay, bloklar 10 yıl, lamlar 20 yıl (olanağı olan yerlerde süresiz), raporlar ve elektronik kayıtlar yedekleme ile birlikte süresiz olarak saklanmalıdır.
Otopsi
Patolojide kullanılan diğer önemli bir yöntem, “otopsi” (nekropsi) dir. Bu, postmortem (ölüm sonrası) incelemedir. Otopsi, bütün organların çıplak gözle incelenmesini sağlar, ölüm nedenleri ve hastalıklar sonucunda organlarda oluşan lezyonlar saptanabilir. Adli patolojide de adli patologlar bireyin ölüm nedenini aydınlatır. Fakat bazı durumlarda mikroskopik inceleme yanında biyokimyasal ve genetik yöntemlere de gereksinim duyulur.
Kaynaklar
1-Kumar V, Abbas AK, Fausto N, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basic of Disease, 8th ed., Chapter 1. Saunders Elsevier, Philadelphia, 2010;p1-2
2-Usubütün A, Gedikoğlu G. Türkiye’de patolojinin geliflimi Development of pathology in Turkey Türk Patoloji Dergisi 2007;23(2):68-73
3-Patoloji ve Laboratuvarını Anlama Klavuzu, Alp Usubütün, Nobel Tıp Kitabevi Ltd. Şti. Ankara 2017;pp16,20,140
4-Chittemsetti S, Nallamala S, Sravya T, Guttikonda VR, Manchikatla PK, Kondamari S.Natural substitutes for formalin: A boon to histopathology!!J Oral Maxillofac Pathol. 2018;22(1):143.
5-Salva E. Record and archive documentation. Aegean Pathology Journal 2005;2:116–121
6-Erkuş M, Cumurcu S, Şahin A, Cirik M, Bayol Ü. İntraoperatif tanıda baskı (imprint) sitolojisi ve dondurulmuş kesit (frozen section) yöntemlerinin karşılaştırılması: 381 olgu. SSK Tepecik Hast Derg 1995;5(2-3):157-63
7-Desouki MM, Li Z, Hameed O, Fadare O. Intraoperative Pathologic Consultation on Hysterectomy Specimens for Endometrial Cancer: An Assessment of the Accuracy of Frozen Sections, "Gross-Only" Evaluations, and Obtaining Random Sections of a Grossly "Normal" Endometrium.Am J Clin Pathol. 2017 Oct 1;148(4):345-353.
8-Nacar E, Nacar A. Hematoxylin and Eosin: Ageless Friends of Histopathologists. Mustafa Kemal Üniv Tıp Derg 2017;8(29):46-49
9-Kim MK, Lee YK, Hong SR, Lim KT. Clinicopathological significance of atypical glandular cells on cervicovaginal Pap smears. Diagn Cytopathol. 2017;45(10):867-872.
10-Pétursson HI, Kovács A, Mattsson J, Olofsson Bagge R. Evaluation of intraoperative touch imprint cytology on axillary sentinel lymph nodes in invasive breast carcinomas, a retrospective study of 1227 patients comparing sensitivity in the different tumor subtypes.PLoS One. 2018;13(4):e0195560
11-AJCC Kanser Evreleme Klavuzu, Editör Edge SB. Çev. Editörleri: Parlak C, Topkan E. Nobel Tıp Kitabevi. 7. Baskı. İstanbul. 2012;vii-ix.
12-Yılmaz N. İmmünohistokimyasal Analiz. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri. Sempozyum Dizisi No:58 l Kasım 2007;123-124. http://www.ctf.edu.tr/stek/pdfs/58/5811.pdf
13-Alper M, Börçek B, Demirhan B, Güler G, Harorlu F, Özer E, Ruacan A, Usubütün A, Zengin N. Ülkemizdeki sağlık hizmeti sunumunda patoloji uzmanlık alanının durumu ve öneriler (strateji paporu). T.C Sağlık Bakanlığı Patoloji Bilimsel Komisyonu. 2010;p10
14-Williams BJ, Bottoms D, Treanor D.Future-proofing pathology: the case for clinical adoption of digital pathology. J Clin Pathol. 2017;70(12):1010-1018.
15-Sully CJ, Walker GS, Langlois NEI. Review of autopsy reports of deaths relating to fire in South Australia 2000-2015.Forensic Sci Med Pathol. 2018 Apr 28. doi: 10.1007/s12024-018-9981-y.
16-Patoloji Dernekleri Federasyonu web sayfası, http://www.turkpath.org.tr/content.php?id=35